1. bizim sokakta bir teyze var, etraftaki tüm kedi köpekleri topluyor. evinin önünde 30 civarı kedi 6-7 köpek var. arada geçerken sohbet ediyoruz, kediler gelip ayaklarıma sürtünüyor falan. köpekler zaten dolmuştan iner inmez üstüme atlıyor.

    neyse teyze bir yavru kedi bulmuş, internete koymuş, yuva arıyormuş. dedim acaba ben mi alsam, teyzeye de sordum ama bakamamaktan korkuyorum sevgili sözlük. böyle bir dünyaya kedi yavrusu getirmek ist... pardon bu başka bir şeydi.

    şaka bir yana da sorumluluğu, bakımı falan korkutuyor biraz. almayı bakmayı da çok istiyorum. ne yapsam bilemedim. kedi de çok güzel bu arada.

    kediyi sahiplenmek isteyen olursa da haber versin. ben almazsam başka bir yuva bulunmuş olur.

    teyzeyi sahiplenmek isteyenler olursa söyleyeyim teyzenin evi barkı var.

    güncelleme: ben alıyorum kediyi.
  2. geçen bahsettiğim yavru kediyi aldım eve getirdim. önce biraz kucagimda tuttum, sonra yeni aldigim minderine bıraktım. birakmamla kaçması bir oldu. kanepenin arkasına saklandı bir süre, sonra kucagima alissin diye yakalamaya çalışınca kitaplığa tırmanıp kitapların arasına girdi. (kimin kedisi?) elimi uzatinca da tisladi bana. ben de orada bırakıp yattım.

    sabaha karşı miyavlamasina uyandım. dedim sıkıştırdı kendini bir yere, bir hisimla yataktan kalkıp aramaya koyuldum fakat nafile. bulamadım kediyi. ev de kıç kadar bir şey ama yok.

    bulursam buraya foto da atarım.

    güncelleme: dün akşam çıkıp ortalıkta dolaşmaya başladı ama hala benden korkuyor. kalktigim an yine saklanıyor ve yiyip içip siciyor. resmen dertsiz başıma dert aldım. :))
  3. eskisinden yani zühre'den ayrıldım, şu an hürrem'le seviyesiz bir ilişkimiz var.

    zühre manyaktı, psikopattı. sürekli kaçıyor, asla sevdirmiyor ve tehditvari şekilde tıslıyordu. 1 ay geçti hala durum öyleydi. her tavsiyeye de uydum, oynatmaya çalıştım, elimden yemek yedirdim ama yok alışmadı. hatta kediyi aldığım teyze "yakala sen onu, kucağına al sev, alışır." dedi. gittim ben de yakalamaya bildiğin boğuştuk, en sonunda elimi çok fena ısırıp kanattı. ben de vazgeçtim artık.

    ertesi gün komşu çocuk geldi. durumu anlattım, kendisi yakalamaya çalıştı. çocuğun elini parçaladı, o boğuşma esnasında kendimi elimde yastıkla kediyi boğmaya çalışırken buldum.

    baktım yakalanmıyor, kedinin tüm mamasını kafese koyup beklemeye başladım. kafese girince hemen kafesin ağzını duvara doğru çevirip içeri hapsettim. içerde kendini parçalıyor, beni tırmalamaya çalışıyor falan... sonunda götürdüm teyzeye kurtuldum.

    şimdi hürem'le cıvık cıvık bir ilişki içindeyiz. daha ilk gece yatağa geldi yanıma yattı. evde peşimden hiç ayrılmıyor, nereye gitsem ayağımın dibinde. bilgisayarla uğraşırken de gelip kucağımda uyuyor ya da üstümü başımı tırnaklıyor.

    hepsinin huyu, suyu farklı bunların azizim. eğer kedinizle mutlu değilseniz, zorlamayın. size kedi mi yok?
  4. daha önce eve 2 kedi almıştım, birinin burnu tıkalıydi sabah akşam horluyordu, diğeri de kuma kakasını yaptıktan sonra oynamak üzere evin dört köşesine dağıtıyordu. ben de zaten kendi pisliğini zor temizleyen biri oldugumdan başa çıkamadım bunlarla, buna benzer sebeplerden kedileri sitenin bahçesine indirdim güzel bir yuva yaptım. bir süre sorunsuz şekilde bahçede baktım kedilere.

    sonra hürrem yani burnu tıkalı olan kayboldu, sanırım öldü. ben de titrekle baş başa kaldım. sonra bahçeye sarı bir erkek daha çöreklendi. bn de uzun süre yani yaklaşık 5-6 ay bu ikisini bahçede besledim.

    geçenlerde titrek (he-man'in kaplanina benzetiyordum) hamile kalmış.yani ben çok sonra fark ettim hamile olduğunu ki kendisi eylül'de o doğmuş o bir yavruydu. 2-3 gün önce de doğurdu. yavruları bir türkü bulamadık, anne de yavrularının yanında değil de sürekli bahçede takıldığından herhalde yavrular öldü dedik. çok da üzüldüm, yani tarif etmesi zor.

    bugün komşular geldi dediler ki senin kedi bizim çatıda sıkışmış. kosa kosa gittim, baktım bizim titrek,eski eşyaların arasına girmiş hareketsiz duruyor. ensesinden tutup kaldırınca yavruyu gördüm. yavruyu elime aldım, o sıra titrek kaçtı onu da yanıma almak istedim fakat belki başka köşede de yavrusu vardır diye peşinden gitmedim. yavruyu aldım eve getirdim, siringayla süt vermeye çalıştım. daha 3-4 günlük ama bayağı güçlü bir yavru maşallah. sonra kapı çaldı komşu geldi, titrek pesimden gelmiş kapıyı aralayinca içeri daldı yavrusunu arıyor. gösterdim ben de, ensesinden tutup dışarı çıkmaya kalktı hemen. ama nasıl bir telas, nasıl bir anaclik. yine icim parçalandı. dışarı çıkmasını çok da istemedim aslında bahsettiğim erkek kedi öldürmüş diğer yavruları komşuların söylediğine göre. yine öyle bir şey olmasın, en azından bir yavru yaşasın diye evde tutmak istedim ama anne telasliydi, yavrusunu kavrayıp taşımaya cakisirkenki halı insanın yüreğine dokunuyor.

    nihayetinde yavruyu alıp bu sefer bizim çatıya çıkardi. ben de gittim mama, su, sut koydum. birkaç dk. sonra yine kapıya geldi, açtım kapıyı içeri girdi kıyıya köşeye bakıyor. sanırım diğer yavruları arıyordu. yine icim sizladi, biraz bakinmasina müsaade ettim sonra kafa lambami alıp titrek'le dışarı çıktım, komşu çatıya gittik. her deliğe bakıp başka yavru var mı diye baktık. o hayvanın o hallerini tarif etmek zor. insan keşke dili olsa da konuşsa diyor nerede su yavrular öğrensek de gidip bulsak.

    bir de aklıma hep çocuk gelinler geldi. daha kendileri çocukken anne olanlar. hayat çok zor ve acımasız maalesef.